‘Regression to the Mean-Ortalamaya Meyil’, aşırı uçlarda ortaya çıkan sonuçların, takip eden ölçümlerde ortalamaya doğru hareketini tanımlayan bir kavram. İşin içinde bir miktar raslantısallık olması gerekiyor.
Ödül ve cezaların doğru kurgulanması, organizasyonların başarısında önemli bir unsur. Etkin bir ödül ve ceza sistemi için ön şart ise performansın ve dolayısıyla başarının doğru ve objektif olarak değerlendirilmesi.
Benzer şekilde, pozitif ve negatif geri bildirimlerin doğru kullanımı, eğitimlerin etkinliğini artırmada önemli bir fonksiyona sahip.
Yapılan çeşitli araştırmalarda, perfomans artışı için; ödülün cezaya, pozitif geri bildirimin negatif geri bildirime üstün olduğu ortaya konmuş.
Bununla birlikte, deneyimle öğrenen bir varlık olduğumuzdan, bazen aksini düşünmemiz söz konusu olabiliyor.
‘Hızlı ve Yavaş Düşünme’ kitabında Daniel Kahneman konuyu yaşadığı bir örnekle açıklıyor.
Avcı pilotların eğitim sürecinin geliştirilmesi konusunda yaptığı konuşmasında, ödülün cezaya üstünlüğünü belirtiyor. Eğitimden sorumlu komutandan anında aksi yönde bir geri bildirim alıyor.
Komutan, başarılı manevrasını övdüğü neredeyse her pilotun bir sonraki manevrada daha kötü perfomans sergilediğini ifade ediyor. Kötü performansı sonrası azarladığı her pilotun ise bir sonraki manevrada performansının iyileştiğini söylüyor.
Kurumsal hayatta, ‘Bir iki güzel söz söyledim… Biraz iyi davrandım… Hemen havaya girdi… Performansı düştü…’ benzeri yönetici yorumlarının arkasında çoğunlukla bu yanılgı yatıyor.
Benzer şekilde, ‘Çok fazla gevşemelerine izin vermeyeceksin…Baskıyı bırakırsan hiçbir şey yapmazlar…Bak, performansı kötü olanlara sopayı gösterince nasıl yola geliyorlar…’ benzeri yorumlar da; bir çok durumda ortalamaya meyil kavramından kaynaklı yanılgılar içeriyor.
Aslen işin içerisinde şans faktörü olan, başka bir ifadeyle yönetilemeyen dışsal faktörlerin sonuç üzerinde etkisi olan görevlerde; iyi ve kötü yönlerdeki aşırı performansların kaynağı her zaman kişi olmayabiliyor.
Yurdaer Etike
Kısaca, duygulara hitap edecek şekilde yardıma muhtaç olduğu kolayca gözlemlenebilen bireylerin (kurban) olduğu durumların, benzer yardıma ihtiyaç duyan grupların var olduğu durumlara göre insanları daha kolay harekete geçirmesi olarak tanımlanabilecek bir psikolojik olgu ‘Tanımlanabilir Mağdur Etkisi’.
İki, birden büyük olmasına rağmen; istatistikler insan duygularına üstün gelemiyor karar süreçlerinde. Tüm dünya toplumlarının Covid 19 sürecine verdikleri aşırı (haksız da sayılmaz) tepkinin arka planında bu olgunun katkıları bulunuyor.
Şu ana kadarki ölüm istatistikleri incelendiğinde, insanların başına bela olan daha büyük sorunların (kalp/damar rahatsızlıkları, sigara, obezite, kanser, trafik kazaları vb.) olduğu kolaylıkla görülebiliyor.
Bunların bir kısmı toplumsal/bireysel olarak daha sorumlu davranarak önemli gelişmeler kaydedilebilecek alanlar ayrıca.
Bununla birlikte, solunum cihazına bağlı nefes alamayan bir Covid 19 hastasının yürek parçalayan görüntüsü ve maske takarak, evde kalarak ve sosyal mesafe kurallarına uyarak bireysel olarak bu konuda bir şeyler yapılabileceği bilinci insanları harekete geçiriyor.
Aynı bilinci ve tepkiyi; trafikte sorumlu davranmak, sağlıklı beslenmek ve sağlıklı besinler talep etmek, hareketli yaşam sürmek ve sürdürmek, kansorejen olmayan bir çevre ve yaşam inşa etmek/talep etmek konusunda sergileyemiyoruz.
Oysa ki bu konularda kaydedilecek ufak gelişmelerin, daha fazla insanın hayatına dokunacağı ve daha fazla can kurtaracağı istatistiki bir gerçek olmasına rağmen.
Yurdaer Etike